2 Ocak 2012 Pazartesi

Sosyal Duygusal Öğrenme ve Okulda Şiddetin Önlenmesi

        Eğitimin temel amacı çocukların bilişsel, fiziksel ve sosyal açıdan gelişmesini sağlamaktır. Okul ise; eğitim ve öğretimin bir arada verildiği, çocukların gelecekte sorumlu ve verimli birer vatandaş olabilmelerini sağlayan, toplumsal değerlerin ve sosyalleşmenin temellerinin atıldığı resmi bir kurumdur.  
       
        Günlük hayatta başarılı ve mutlu olabilmek için bilişsel beceriler ile sosyal ve duygusal becerilerin bir arada olmasının önemi son yıllarda giderek daha fazla vurgulanmaktadır.  Çocukların yeni bilgiler öğrenmelerini,  sınavlardan yüksek puanlar almalarını desteklemenin yanı sıra sağlıklı ve güçlü sosyal ilişkiler kurabilmelerini desteklemek de okulun görevleri arasındadır. Aslında okuma yazmayı ya da dört işlemi öğrenmekle; duyguları ifade etmeyi ya da sosyal çatışmaları çözmeyi öğrenmek arasında bir fark bulunmamaktadır. Her bir beceri (bilişsel ya da sosyal) çocuklara sistemli ve etkin bir şekilde öğretilebilir. Ancak öğrenebilmek için bireyin kendisini güvende hissetmesi gerekir. Bu nedenle okul ortamının her türlü şiddetten (sözel, fiziksel, duygusal) uzak olması önemlidir. Okulun güvenli bir ortam olabilmesi için okul genelinde sosyal-duygusal öğrenme becerilerinin uygulanmasına ihtiyaç vardır.

         Sosyal - Duygusal Öğrenme (SDÖ) bireylerin sosyal ilişkilerde ihtiyaç duyduğu bir çok beceriyi (empati, problem çözme, dürtü-öfke kontrolü, sorumluluk alma, adil olma vb) kapsamaktadır. Sosyal ve duygusal beceriler çocukluk ve yetişkinlik döneminde sağlıklı ilişkiler kurmayı, sürdürmeyi ve verimli bir çalışma hayatına sahip olmayı destekler.
      
           Yapılan araştırmalar çocukların çatışmaları saldırgan olmayan yöntemlerle çözebilmeleri için temel sosyal becerilerin önemi üzerinde durmaktadır. Eğer çocuklar kendilerinin ve karşılarındakinin duygularını anlayabilir, kendi dürtülerini kontrol edebilir, farklılıklara saygı gösterebilir, davranışlarının sonucunu değerlendirebilir ve sorumluluğunu alabilirlerse karşılaştıkları sorunlar ile daha etkili bir şekilde baş edebilmektedirler.
       
           Okul ve şiddet kavramlarının yan yana gelmesi prensipte uygun ya da mümkün değil gibi görünse de aslında son yıllarda şiddetin farklı nedenlerle hayatın normal bir parçası haline gelmiş olması durumu değiştiriyor. Örneğin  çocukların birbirleriyle alay etmesi en basit ve yaygın şiddet uygulaması olarak karşımıza çıkıyor. Yani aslında okul bazı çocuklar için hiç de güvenli, eğlenceli ve rahat bir yer olmayabilir. Alay ve zorbalık ile karşımıza çıkan şiddet, okul sistemi içinde bazen daha büyük (fiziksel zarar verme gibi) boyutlara ulaşıyor. Dolayısıyla okulun eğitim ve öğretim işlevini yerine getirebilmesi için önleyici olmak, çocukların sosyal ve duygusal becerilerini destekleyerek güvenli bir öğrenme ortamı yaratmak aslında bir gereklilik.
       
           Şiddeti önlemek için sosyal duygusal becerileri iki yöntemle hayata geçirmek mümkün. Öncelikle bireysel olarak çocuklara sosyal ve duygusal becerileri öğretmek. Bu şekilde sağlıklı ve verimli birer yetişkin olmaları yolunda çok büyük bir adım atılmış oluyor. İkinci yöntem ise; okul sistemini daha güvenli, ilgili hale getirmek için gerekli adımları atmak. Tüm okul çalışanlarının uygun sosyal becerileri sergileyerek öğrencilere model olması, aile –okul işbirliğinin işlevsel hale gelmesi, akademik müfredat ile sosyal – duygusal öğrenme becerilerinin birbirlerini destekler şekilde birleştirilmesi, sosyal ve ahlaki değerlere önem verilmesi bu adımlara birkaç örnek olabilir.

 Şiddetten kurtulmak için önleyici olmak, şiddet ortaya çıkmadan harekete geçmek önemli. Güvenli okul, güvenli toplum…

Kaynaklar

Devine J. &  Cohen J. (2007). Making Your School Safe. Theachers College Press
Elias M.,  Lantieri L., Patti J.,  Walberg H, &  Zins J. (2000). Violence is Preventable. CASEL Collections Volume 1.