26 Kasım 2012 Pazartesi

Çocukların Sosyal-Duygusal Gelişimlerini Desteklemek İçin 10 Altın Öneri

Çocuğunuzun veya öğrencinizin sosyal duygusal gelişimlerini desteklemek için;
 
1. Güçlü olduğu alanlara odaklanın: Çocuğunuzun olumlu yönlerini, başarılarını överken somut olarak davranışa odaklanın. Bir sınav sonucu açıklandığında önce iyi yaptığı, başardığı sorular ile ilgili konuşun. Daha sonra geliştirebileceği alanlar üzerinde durun. Sadece eksik ya da yanlış olana odaklanmayın.

2. Olumsuz davranışların sonuçlarını takip edin: Bazı zamanlarda anne-babalar kızgınlıkla uygulayamayacakları ya da davranışla örtüşmeyen yaptırımlar belirleyebilirler.  Örneğin” bu davranışın yüzünden bir ay televizyon izlemeyeceksin”  dediğinizde hem siz, hem çocuğunuz  bir kaç gün sonra televizyon yasağının sona ereceğini aslında biliyorsunuzdur. Bu yüzden adil olan ve uygulayabileceğiniz yaptırımlar belirleyin.

3. Çocuğunuza nasıl hissettiğini sorun:  Çocuğunuza nasıl hissettiğini sorduğunuzda verdiğiniz mesaj duyguların önemli olduğu ve onun nasıl hissettiğini önemsediğinizdir.

4. Öfkelendiğiniz durumlarda sakinleşebileceğiniz yollar bulun: Kızmak normal bir durumdur. Ancak kızgınlığı tetikleyen durumlar hakkında düşünmek ve kontrolü kaybetmeden önce harekete geçmek önemlidir. Derin nefes almak, kızgınlık halinde kimsenin rahatsız etmeyeceği “sakin bir köşe” belirlemek, ya da birkaç dakikalığına odayı terk etmek… Ailece bir araya gelerek herkesin sakinleşmek için neler yapabileceğini konuşun.

5. Olumsuz eleştiri ve alaydan uzak durun: Anne-babanın çocuğunu eleştirirken kullandığı dil çok önemlidir. Sarkastik ve alay içeren olumsuz eleştiriler çocuğun özgüvenini olumsuz olarak etkileyecek kendisini yetersiz ve değersiz bir birey gibi hissetmesine neden olacaktır. Bu da hem okul başarısına hem de arkadaş ilişkilerine zarar verebilir. Daha önemlisi ebeveyn-çocuk arasındaki güven ilişkisi zedelenir. Düşünerek konuşmak ve yeni bir şeyler öğrenirken hata yapması için ona alan tanımak önemlidir.

6. Gerektiğinde özür dileyin: Anne-baba olarak söylemek istemediğiniz bir şey söylediğinizde ya da çocuğunuzu üzecek bir davranışta bulunduğunuzda özür dileyin. Sakin bir şekilde asıl söylemek istediğinizin ne olduğunu açıklamak, özür dilemek iyi bir rol modeli olmanızı sağlar. Böylece birsinin duygularını incittiğinizde özür dilemenin ne kadar önemli olduğu göstermiş olursunuz.

7. Seçim sansı ve seçimlerine saygı gösterin: Çocuklar seçim yapma şansına sahip olduklarında karşılaştıkları problemleri nasıl çözebileceklerini öğrenirler. Anne-baba olarak onun adına verdiğiniz her karar, yaptığınız her seçim onun kendisi adına karar vermesini engelleyecektir. Çocuklara tercihleri hakkında konuşma ve karar verme fırsatı sağlamak, onlara düşüncelerinin ve duygularının önemli olduğu mesajını verir.

8. Problemlerini kendi başlarına çözmelerine yardımcı olacak sorular sorun: Anne-babalar çocuklarının bir sorunu olduğunu duyduklarında içgüdüsel olarak olaya müdahil olmak isterler. Ama bu çocuğun kendi problemlerini çözme becerisine zarar verebilir. Daha etkili ve yardımcı olacak yöntem ise doğru soruları sormaktır; “Bu durumda ne yapabilirsin?” “Eğer bu çözüm yolunu seçersen sonuçları nenler olabilir?”

 9. Birlikte kitap okuyun, film izleyin: Birlikte hikayeler okumak ya da film izlemek kişiler arası paylaşımı güçlendirmenin yöntemlerinden biridir. Hikayelerdeki ve filmlerdeki kişilerin yaşadıkları olaylar karşısındaki tepkileri ve duyguları hakkında konuşmak, durumlar ile nasıl baş ettiklerini incelemek verimli bir öğrenme yöntemidir.

10. Yardımlaşmayı ve paylaşmayı pekiştirin: Çocuğunuza yardımlaşmayı ve paylaşmayı öğretebileceğiniz birçok farklı yol bulabilirsiniz. Etrafınızda ihtiyacı olan komşulara yardım etmek, karşıdan karşıya geçen birine yol vermek gibi. Böylece çocuğunuz başkalarının hayatı üzerinde nasıl olumlu bir etkisi olduğunu görebilir.

Kaynak:
CASEL (Collaborative for Academic, Social,and Emotional Learning) Ideas and Tools for
Working with Parents and Families.

 

 

21 Kasım 2012 Çarşamba

Dünya Çocuk Hakları Günü Kutlu Olsun!

Şimdi Söke'de olmak vardı...

"Söke’de geçtiğimiz yıl gerçekleştirilen etkinliklerle beğeni toplan Dünya Çocuk Hakları Günü Etkinliklerinin bu yıl ikincisi düzenleniyor. 16 Kasım’da başlayacak olan etkinlikler zinciri, 19 Kasım gününe kadar sürecek.

Söke Belediyesi’nin katkıları ile Söke Kent Konseyi Çocuk Meclisi tarafından gerçekleştirilecek olan Dünya Çocuk Hakları Günü Etkinlikleri 16 Kasım 2012 Cuma günü ilçenin Seyda Fırat İlkokulunda ‘Hayallerimizi Uçuralım’ adlı balom şenliği ile başlayacak. Çocuklar hayallerini yazdıkları kağıtları uçan balonlarla gökyüzüne bırakacak.
 
 Saat 14.30’da yapılacak etkinlikte Çocuk Hakları ile ilgili bilgilendirmede de bulunulacak. 17 Kasım 2012 Cumartesi günü Etkinlikler Kemalpaşa İlkokulunda saat 11.00’de gerçekleşecek ‘Çocuk Gelinler’ konulu konferans ile devam edecek.
 
 Aynı gün saat 14.00’de Çocuk Haklarına dikkat çekmek üzere Hükümet Meydanı’nda kitlesel basın açıklaması yapılacak ardından ilçe içerisinde belirlenen güzergahta yürüyüş gerçekleştirilecek. Dünya Çocuk Hakları Günü Etkinlikleri 18 Kasım Pazar günü ilçenin Köprübaşı Otopark alanından başlayacak bisiklet turu ile devam edecek. Saat 11.00’de gerçekleşecek bisiklet turunun ardından Novada Outlet’te saat 13.30’da Nostalji Oyuncaklar Sergisi ile resim sergisi etkinliği yapılacak.
 
Dünya Çocuk Hakları Günü Etkinlikleri 19 Kasım Pazartesi günü Novada Etnografya Müzesi’nde yapılacak Çocuk Hakları Oturumu ile sona erecek."
 

12 Kasım 2012 Pazartesi

1. Ebeveynlik Kongresi'ndeyiz: "Çocuklarımızın Sosyal Duygusal Gelişimlerini Desteklemek"


17-18 Kasım 2012 tarihlerinde VKV Özel Koç Okulları Rehberlik Birimi tarafından düzenlenen 21. Yüzyılda Ebeveyn Olmak başlıklı 1. Ebeveynlik Kongresi bir ilk olarak hepimizi heyecanlandırıyor.
 
Büyük emek ve özveri ile hazırlanan, zengin içeriğiyle alanında uzman bir çok konuşmacıyı bir araya getiren bu kongrenin sadece ebeveynler için değil, çocuk ve ergenler ile ilgilenen herkes için oldukça verimli geçeceğine inanıyoruz.
 
"Çocuklarımızın Sosyal - Duygusal Becerilerini Desteklemek" konulu sunumumuzla bizler de bu oluşumun bir parçası olmaktan gurur duyuyoruz.
 
 Kongre ile ilgili detaylı bilgiye aşağıdaki bağlantıdan ulaşabilirsiniz. http://www.kocschool.k12.tr/tr/home/ebeveynkongre/davetyazisi

5 Kasım 2012 Pazartesi

Beynin dolambaçlı yolları: Çok empati kurarsak mantığımız devre dışı mı kalır?:)


Case Western Reserve Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya göre beyin aynı anda hem empati kurup hem de analitik düşünemiyor; birinden biri için gerekli olan nöronları devreye soktuğunda diğerinin baskılanması gerekiyor.

İlk cümleye bakınca çıkan anlam: Ya empati kurabilen bir insan olabilirsiniz ya da analitik düşünebilen çünkü beyninizin yapısı bu!!

Bireylerde sosyal-duygusal gelişimin önemini savunan bizler için, ne kadar “tezat” bir çalışma gibi görünse de bir an durup düşündüğünüzde ve araştırmanın devamını okuduğunuzda işin aslını anlıyorsunuz.

Evet, insan beyni bu iki beceriyi kullanabilmek için farklı iki yol kullanıyor ve analitik bir karar vermeniz gerektiğinde izlediğiniz yolla ahlaki  bir karar vermeniz gerektiğinde kullandığınız yollar ayrı; çünkü bu iki işlev beyinde bir inhibisyon (baskılama) yaratıyor. Fakat fark şu ki insan beyni “multi-tasking” yani “çoklu görev yapabilme” mekanizmasını geliştirmeye müsait, yani bu iyi haberJ

Çoklu görev yapabilmek aslında şu: Bir problemle karşılaştığınızda sadece duygularınızı,/dürtülerinizi dinleyip bir çözüm üretmek yerine, bir an sakinleşip duygularınızı da dışarıda bırakmadan, adım adım bir yol izleyebilmek ve bu çözüm yolunu bulurken karşınızdakinin de bunun hakkında ne hissedeceğini düşünmek…Ya da sadece hazza odaklanmadan sonuçları da düşünebilmek..

Eminim ki aranızda bunları yapabilen pek çok kişi olduğu gibi yapamayanlar da bir o kadar fazladır. Analitik yanınız ile insan yanınız arasında bir şalter yok, yani ikisini de kullanabilmek mümkün…Fakat deneye katılan bazı yetişkinlerde görüldüğü üzere bazılarımız beynimizdeki bir yolu daha fazla kullanmayı tercih edebiliyoruz böylesi durumlarda da diğer yol daha az işlevsel görünüyor. 

Neden iki alanı da kullanmak bu kadar önemli bir yetişkin, bir çocuk örneği verelim: İşinin oldukça ehli, her şeyi mantık süzgecinden geçirerek yapan, analitik düşünebildiği için somut dengeleri çok iyi koruyabilen yönetici muhakkak ki işinde başarılı olacaktır. Ama işin içine iş ahlakını, etik davranmayı, çalışanlarının duygusal ihtiyaçlarını da göz önünde bulundurmayı da katarsa çalışanları daha verimli ve istekli çalışacaktır, bu da performansı artıracaktır.

Çocuklar içinde şöyle; derslerinde müthiş başarılı ama olumsuz duyguları ile baş edemeyen, kendisinin ve karşısındakinin duygularını fark edemeyen, problem çözme becerisi sadece sonuç odaklı olan çocuk başarılı ama büyük ihtimalle çok kabul görmeyen bir çocuk olacaktır..

Ve bugünün yetişkinlerinin dünün çocukları olduğunu düşünürsek, hep savunduğumuz şey sanırım bu noktada devreye giriyor;çocuklara matematik, fen vb. gibi akademik hayatta gerekli dersler kadar empatiyi temel alan “sosyal duygusal öğrenme” oldukça gerekli. Özellikle eğitim camiasının buna kulak veriyor olması gerekiyor çünkü duygudan yoksun, iletişimi sadece internetten ibaret sanan, “başarmak için her yol makbuldur” ve “şimdi ve burada aldığım haz önemlidir” düsturu ile yaşama bakmayan nesiller için bilişsel gelişimin yanında sosyal-duygusal gelişime de vurgu yapılmalı ve bu beceriler çocuklara sistemli bir şekilde verilmelidir.

Merak eden ve makaleyi incelemek isteyenler için link aşağıdadır:

Hem başarılı hem de mutlu bir hayat dileğimizle...